SİTEMİZ İLE İSİM BENZERLİĞİ OLAN MESAJLAR ALIRSANIZ LÜTFEN İTİBAR ETMEYİNİZ, BİZİMLE ALAKASI YOKTUR. DOLANDIRICI SİTE OLDUĞU KESİNDİR LÜTFEN ŞİKAYET EDİNİZ. BİZ BİR FORUM SİTESİYİZ HİÇBİR ALAKAMIZ OLMADIĞINI BİLDİRİRİZ. WHATSAPP HATTIMIZA GELEN UYARILARA İSTİNADEN BU BİLDİRİMİ YAYINLAMAK ZORUNDA KALDIK.

Saygı nedir diyanet ?

Simge

New member
“Saygı Nedir? Diyanet’in Görüşü ve Toplumdaki Gerçekliği”

Merhaba forumdaşlar,

Bugün çok tartışmalı bir konuya değinmek istiyorum: Saygı. Özellikle de Diyanet’in saygı üzerine ne düşündüğüne bakarak, bu kavramı ele alacağım. Bildiğiniz gibi saygı, bizim toplumumuzda hem bireysel ilişkilerde hem de toplumsal normlarda önemli bir yere sahiptir. Ancak gerçek hayatta, bu kavramın nasıl kullanıldığını ve ne kadar içselleştirildiğini sorgulamak gerek. Diyanet’in saygı tanımını kabul ediyor muyuz? Yoksul, ezilen, ve çoğu zaman sesini duyuramayan insanlar için saygı gerçekten ne anlam ifade ediyor?

Gelmek istediğim nokta şudur: Diyanet’in önerdiği saygı anlayışı ve bunun günlük hayatta nasıl hayata geçtiği arasında büyük bir uçurum var. Gerçekten saygıyı sadece bir davranış biçimi olarak mı ele almalıyız, yoksa saygının arkasında daha derin ve etkili bir empati ve insan hakları anlayışı mı yatmalı? Bu soruları hep birlikte tartışmak istiyorum.

Saygı Nedir? Diyanet’in Görüşü Üzerine Eleştiri

Diyanet’in saygı tanımına baktığınızda, genellikle bu kavram, “üst makamlara” veya “otoriteye” karşı gösterilen bir tutum olarak açıklanır. Diyanet’e göre saygı, Allah’a, peygambere, ebeveynlere ve toplumda belirli bir otoriteye sahip kişilere karşı gösterilen bir tür itaatkârlık ve alçakgönüllülüktür. Bu anlayış, aslında dini bir kavram olmanın ötesine geçerek toplumsal normlara ve aile ilişkilerine de yansır.

Ancak burada bir sorun var: Saygı, her zaman otoriteye karşı bir tür boyun eğme mi olmalı? Yoksa bir insanın kendi bireysel haklarına, düşüncelerine, kimliğine ve duygularına saygı gösterilmesi de önemli bir kıstas mı olmalı?

Diyanet’in yaklaşımı, toplumsal düzeni sağlamaya yönelik bir yaklaşımdır, ancak bazen bu durum bireysel özgürlükleri ve hakları göz ardı edebiliyor. Klasik örnek, ailenin baskıcı yapısına karşı gösterilen saygıdır. Bir çocuğun ya da bireyin, aile büyüklerinin haksızlıklarına karşı sesini çıkarmaması gerektiği savunulabilir. Peki, bu gerçekten saygı mı? Birini susturmak, birinin haklarına saygı duymamak, gerçekten o kişiye karşı bir “saygı” anlamına gelir mi?

Erkeklerin Stratejik ve Kadınların Empatik Yaklaşımı: Saygının Toplumsal Cinsiyetle İlişkisi

Saygı meselesine farklı açılardan yaklaşalım. Erkekler genellikle daha stratejik ve problem çözme odaklıdırlar. Erkeklerin saygıyı, çoğu zaman bir güç dinamiği olarak ele aldığını gözlemleyebiliriz. Saygı, onların gözünde daha çok “değer gösterme” ya da “otoriteyi kabul etme” biçiminde şekillenir. Bu, aile içindeki erkek egemen yapıları meşrulaştırabilir ve bireylerin birbirlerine karşı eşit bir şekilde saygı duymasını engelleyebilir.

Kadınlar ise genellikle empatik ve insan odaklı bir yaklaşım sergilerler. Saygıyı, sadece bireyin toplumdaki konumuna değil, onun içsel değerlerine, duygularına ve haklarına gösterilen bir saygı olarak görürler. Bu, kadınların çoğu zaman daha çok “duygu ve anlayış” temelli bir saygı anlayışına sahip olmalarına yol açar. Erkeklerin saygıyı çoğu zaman dışsal bir güç olarak algılaması, kadınların saygıyı daha içsel ve ilişkinin ruhunu yansıtan bir kavram olarak benimsemesi, toplumda saygı anlayışının cinsiyetle nasıl şekillendiğini gösteriyor.

Toplumda Saygı: Gerçekten Var mı?

Toplumda saygı gerçekten var mı? Bu, oldukça önemli bir soru. Eğer saygı, her iki cinsiyetin de birbirine karşı empatik bir yaklaşım sergilemesini gerektiriyorsa, neden sık sık toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlarla karşılaşıyoruz? Saygı, sadece şekilsel ve yüzeysel bir kavram haline mi geldi? Diyanet’in saygı anlayışında vurgulanan "otoriteye" saygı göstermek, aslında bireylerin ve özellikle kadınların sesini kesmek için bir araç olabilir mi?

Saygı denilen şeyin, toplumsal normlar ve gelenekler ile sınırlı kalması, insan hakları ve özgürlükleriyle uyumlu bir şekilde gelişmiyor. Otoriteye saygı, toplumsal yapıyı düzenleyen bir ilke olabilir, ancak bu, bireylerin birbirine saygı göstermesinin önüne geçmemelidir. Çünkü bazen saygıyı, gücü elinde bulunduranın, kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmesi mümkündür.

Tartışmaya Açık Sorular: Saygı Nasıl Uygulanmalı?

- Saygıyı yalnızca “otorite” ve “güç” temelli bir kavram olarak mı kabul etmeliyiz? Yoksa toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de göz önünde bulundurarak, saygıyı daha eşitlikçi ve insan odaklı bir şekilde mi değerlendirmeliyiz?

- Diyanet’in önerdiği saygı anlayışı, bireysel özgürlüklerle ne kadar uyumludur? Gerçekten de insan haklarına saygı, sadece dini kurallara dayalı mı olmalıdır?

- Saygı, insanlar arasında bir köprü kurmalı mı yoksa sadece bir zorunluluk mu olmalı? Saygıyı sadece otoriteye gösterilen bir davranış biçimi olarak görmek, toplumun diğer sorunlarını nasıl etkilemektedir?

Sonuç: Saygıyı Yeniden Tanımlamak

Forumdaşlar, saygıyı toplumsal bir norm olarak nasıl tanımlıyoruz? Diyanet’in ve toplumun genel anlayışı, bizlere gerçekten saygıyı öğretiyor mu? Yoksa bu kavram, sadece toplumsal düzene hizmet etmek için şekillendirilmiş bir araç mı?

Yorumlarınızı ve görüşlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. Gerçekten saygıyı yeniden tanımlamamız gerektiğini düşünüyor musunuz? Bu konu, sadece kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi değil, toplumun genel yapısını da etkiliyor. Hararetli bir tartışma başlatalım!